Yas Süreci ve Kayıplarla Nasıl Baş Edilir?
YAS NEDİR ? SAĞLIKLI YAS NASIL TUTULUR ? BEKLENMEYEN KAYIPLAR SONRASINDA NELER YAPILMALI ? NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR ?
Yas Süreci ve Kayıplar,
Hayatımız genel düzlemde inişlerle ve çıkışlarla doludur. Bu süreçte bilinçli ve bilinçsiz şekilde hayatımıza pek çok yeni şeyi kabul ederiz. Bu bir hobi, alışkanlık ya da tutku olabilir. Hatta bazen de çok değer verilen bir arkadaş, romantik bir ilişki, belki bir evcil hayvan ya da önemli görülen bir nesne dahi olabilir.
Doğal akışta bu yeni şey kendisine, bazen düşünüldüğünden çok daha derinde bir yer bulabilir ve hayatımızın bir parçası olur. Ve hayatın bir parçası haline gelen bu şeylerin isteyerek ya da elde olmayan sebeplerle hayatımızdan çıkması gerekebilir.
Bundan dolayı unutulmamalıdır ki, hayatımızın farklı dönemlerinde yüzleşmek zorunda kaldığımız acılar ve kayıplar da doğal akışın kaçınılmaz birer parçasıdır.
Buradaki önemli nokta, kayıpların ve yas sürecinin bir hastalık ya da problemden ziyade deneyimlenmesi gereken gayet normal bir süreç olduğunun bilinmesidir.
Yas süreci kaybın detaylarına, derinliğine ve kişilik özelliklerine bağlı olarak herkes tarafından farklı şekillerde deneyimlenebilir. Aslında bir nevi insanın, hayatın doğasını tanıdığı ve hayatla kurmaya alışık olmadığı bir türden iletişim kurduğu derin bir yolculuktur. Bu derin yolculuk kişi için acılı ve çaresiz hislerle dolu karmaşık bir yapıya bürünebilir. Bu sürecin sebebini ve sonuçlarını değiştiremesek de sağlıklı bir şekilde baş etmeyi, hatta sağlıklı bir şekilde üzülmeyi yönetebiliriz.
Kimilerine güzel şeyler duymak ve sosyal açıdan aktif olmak iyi gelebilir. Kimileri içinse sadece süreçte yalnız olmadığını bilmek bu süreci sağlıklı bir şekilde deneyimlemesine yardımcı olabilir.
Şimdi istersen gel beraber yas sürecinin aslında ne olduğuna ve neden insanda böylesine derin bir etki bıraktığına birlikte hızlıca göz atalım.
Yas Evresi temelde ünlü Amerikalı psikiyatris Elizabeth Kübler Ross’un sınıflandırmasına göre 5 evreye ayrılır. Dolayısıyla hem bu evrelerdeki baskın duyguları hem de evreler arası sağlıklı geçiş aşamalarını fark edebilmek adına bunlardan sizin için kısaca bahsetmek istedik.
Nedir Yas Sürecinin Evreleri ?
Yasın Evreleri
1. İnkar: İnsan beyni için bir kişiyle ya da bir olayla kalıcı olarak vedalaşıldığının bilinmesi teorik olarak kavranabilse de pratik olarak tam anlamıyla anlaşılabilmesi zor bir konsepttir. Öyledir ki, bu vedalaşmalar haberli olabileceği gibi habersiz, beklenmedik bir şekilde de gerçekleşebilir.
Bundan ötürü, bu tarz kayıplara karşı ilk reaksiyonumuz genel olarak bu olayı ya da durumu inkar etmektir. Ancak bu inkar sürecinin kişi için inandırıcılığı ve süresini tam olarak öngörebilmek mümkün değildir.Çünkü, kişinin farkındalığı, süreçten haberdar olması, sürece karşı olan hassasiyeti ve bu kaybın onun için ne anlam ifade ettiği gibi pek çok içsel ve dışsal değişken bu evrenin süresini azaltabileceği gibi çok daha uzun bir hale getirebilir.
İnsan beyni derinde her ne kadar karmaşık olsa da temelde aslında basit neden sonuç ilişkilerinin üzerinden ilerler. Yaşanan kaybın kişi için en büyük yan getirilerinden biri anlamlandırılamayan ya da fazlasıyla derin bir şekilde anlamlandırılan duygu yoğuluğu durumudur.
Ekstrem ya da patolojik bir mental dengeye sahip olmayan insanlarda duyguların o kişinin kişilik örüntüsü ve geçmiş deneyimleriyle doğru orantılı olarak spesifik bir dengesi vardır. Ancak kayıplardan sonra meydana gelen ekstrem duygu akışı bu dengeyi sarsabilir ve sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi adına sürece sonradan dahil olan bu anlık duyguların bir şekilde dışa vurularak doğal dengesini elde edene kadar boşaltılması gerekmektedir.
İşte tam da bu yüzden ilk evre olan İnkar evresinde olayın gerçekliği reddedildiğinden duygular kendisine kesin bir yer bulamaz ve dışarı çıkmak için Yas sürecinin 2. evresi olan Öfke Evresine geçiş yapılır.
2. Öfke: Bu evre, kişinin bir süredir içinde tutmakta olduğu hatta belki inkar bile etmeye çalıştığı duygularıyla yüzleşme ve onları gerçek anlamda ilk kez fark etme anıdır. Bu evrenin şiddeti, dışavurulması hatta dışavurulamaması tamamen kişinin kaybıyla olan bağlantısının detaylarına göre değişiklik gösterir.
Özellikle bu aşamada, pişmanlık, aşırı vicdani hassasiyet gerçekleşmiş ve gerçekleştirilememiş aktivitelere karşı yüksek öfke görülmesi muhtemel duygu durumlarındandır. Ve bilmen gerekiyor ki bu duygular, düşünceler ve hatta kendini belirli bir oran suçlaman bile sürecin son derece doğal bir parçasıdır. Bu aşamada yapabileceğin en büyük hatta duygularını dışa vurmaktan çekinmendir.
Çünkü bu süreçte “Neden benim başıma geldi ?”, “Nasıl bunu engelleyemedim” gibi sorularla istemsiz bir şekilde yüzleştiğini hissedebilirsin. Ayrıca hepimizin duygularını dışavurma şekli son derece farklıdır. Kimisi bir yakınına içini dökmek isterken, kimisi sadece bir resim çizerek bile duygularını aktarıyor olabilir.
O yüzden bu süreçte kendinle alakalı bir fikrinin olması ve nasıl rahatladığını kendini ifade ettiğini bilmen önemlidir. Eğer ki bununla alakalı bir fikrin yoksa ve öfkeni yaşayamadığını düşünüyorsan bu süreçte destek olması için bir ruh sağlığı profesyonelinden destek almaktan çekinmemelisin. Çünkü zamanında sağlıklı bir şekilde dışavuramadığın öfken, bir süre sonra kartopu etkisi gibi büyüyerek hiç hazır olmadığın bir zamanda baş etmesi çok daha zor bir şekilde karşına çıkabilir.
3. Pazarlık: Bu evrede farkındalık artık kısmen oluşmuştur ve bir nevi sürece karşı son kozumuzu oynamaya çalışırız. İnançlarımız, hayat görüşümüz ve beklentilerimiz doğrultusunda süreç ile farklı şekillerde pazarlık yapmaya çalışırız. Bu pazarlık bazen çok açık şekillerde yapılabileceği gibi bazen de üstü kapalı bir şekilde içsel yollarla yapılabilir.
“Keşke onun yerine benim başıma gelseydi”, “Geri gelirse birdaha ona öyle davranmayacağım”, “Ne gerekirse yaparım” gibi kişiye özel tellkinlerin görülebilmesi mümkündür. Kişinin sahip olduğu bir dini inancı varsa inandığı yaratıcıyla iletişime geçmeye çalışması, bir inanışı yoksa da evrenin kendisiyle anlaşma yapmaya çalışması gibi durumlar da görülebilir. Bu evre değişebilmekle beraber görece diğer evrelere göre çok daha kısa sürer.
Kişi isteklerinin karşılığını alamadığı için yaşadığı farkındalık artışıyla, nası bir durum deneyimlediğini yeni yeni net bir şekilde hissedebilmeye başlar ve depresyon evresine ani bir geçiş yaşanır.
4. Depresyon: Bu evrenin en önemli sebeplerinden birisi kişinin artık yaşadığı kaybın çok daha farkında olması ve bununla alakalı sonucu etkileyen bir eylemde bulanamayacağının da deneyimlenerek öğrenilmesidir. Bu dönemde ağırlıklı olarak çaresizlik hissi kendisini gösterir.
Çünkü aslında diğer evrelerde hem yaşanan olayı reddederek hem de süreçle pazarlık yapmaya çalışarak her türlü seçenek denenmiş ama bir sonuca ulaşılamamıştır. Kaybedilen kişinin yokluğu artık şaşırılacak bir olaydan ziyade deneyimlenmesi gereken bir yalnızlık ve eksiklik süreci olarak hissedilecektir.
Bu aşamada deneyimlenen mutsuzluk, istek ve motivasyon kaybı bunlara bağlı uyku problemleri, iştah kaybı gibi belirtilerin görülmesi aslında süreç özelinde son derece normaldir. Ancak tüm bu belirtilerin sıklığı, şiddeti ve çeşidi kişiden kişiye değişiklik gösterir.
Artık uzun bir süre kendi duygularına ve bunun beraberinde getirdiği belirtilere maruz kalan kişi, depresyon sürecini sağlıklı bir şekilde atlatmış olur. Devamında ise Yas sürecinin son evresine geçiş yapar.
5. Kabullenme: Bu evrede kişi artık deneyimlediği o uzun ve yoğun yas serüveninde sona gelmiştir. Unutulmamalıdır ki yas evrenin bitmesi, ne üzüntünün tam anlamıyla geçtiği ne de kaybın tam anlamıyla unutulduğu anlamına gelir. Artık bu durum psikolojik açıdan normalleştirilerek kabul edilmeye başlanmıştır. Bu evrede en net görülen değişimler kişinin üzerindeki yoğun duyguları sadeleştirebilmesi, sosyal hayatında aktifleşmeye başlaması, dış dünyaya ve en önemlisi de eski düzenine yeniden adapte olabilmesidir.
Her ne kadar Yas sürecini sağlıklı bir şekilde tamamlamış olsan da unutmaman gereken ufak bir detay var. Bu süreçten sonra bir yanılgıya düşerek hayata bakışının eskisiyle tıpatıp aynı olması gibi bir beklentiye girmemen gerekiyor.
Burada karamsar bir durumdan bahsetmiyoruz aslında. Hayatta karşımıza çıkan her deneyim bize yeni bir şey öğretir. Bazen bunları kolayca anlayabilirken bazen de biz farketmeden bu durum vücudumuz tarafından sindirilir ve bir süre sonra hareketlerimizdeki değişimlerden bile bunu anlayabiliriz.
Buraya kadar genel bağlamda Yas’ın aslında ne olduğundan ve nasıl hissettirebileceğinden bahsettik. Şimdi de istersen gel birlikte, her evresini öğrendiğimiz yas sürecini sen ya da bir yakının deneyimlerken nelere dikkat etmen gerekiyor bunlara bir göz atalım.
Nelere dikkat etmelisin ?
Yas Sürecinde Dikkat Etmen Gereken Şeyler
1. Yas sürecinin ciddi bir mental effor ve duygusal yoğunluk yaşadığı sürece başlamadan kabul edilmelidir. Çünkü yaşadığın durumlar her ne kadar zorlayıcı olsa da bunların normal akışın birer parçası olduğunu bilmen ne ile karşı karşıya olduğunu anlamanı kolaylaştıracaktır.
2. Kişinin kendi konfor alanını belirleyebilmesi ve bu alandan çıkmak istemediğinde saygı görebilmesi gerekir.
3. Yakınlarından ekstra bir hassaiyet görerek normalden çok daha farklı hareketlere maruz kalması da her ne kadar iyi niyetli ve hassas birere tutum olarak görülse de kişiyi daha da soyutlayabilir. Çünkü soyutlanmak normal akışa dahil olamamak ya da en azından olamayacağını da içsel olarak hissetmek demektir. Dolayısıyla gösterilen ekstra hassasiyet kişiye gerçek gelmedği zamanlarda kendisini çok daha soyutlanmış ve yalnız hissetmesine sebep olabilir.
4. Yas tutan kişinin inançları doğrultusunda uygun gördüğü bir tören ya da ritüel varsa bunun hazırlığında ve uygulanmasında somut desteklerde bulunularak iş yükünün hafifletilmesi önemlidir.
5. Kaybedilen kişinin anılması ve yadedilebilmesi önemlidir. Dolayısıyla bu ortamın oluşması adına kişinin yakın çevresinden destek görerek, duygularını , düşüncelerini paylaşarak, belki de ortak anılarını konuşarak sağlıklı bir şekilde anabilmesi gayet rahatlatıcı olabilir.
6. Ek olarak bu dönemi sağlıklı bir şekilde atlattığına emin olana kadar herhangi bir şekilde büyük bir sorumluluk almamalısın. Çünkü zaten yas süreci kendi başına sana son derece yoğun içsel sorumluluklar ve bunun beraberinde bazı dışsal sorumluluklar getirecektir. Hal böyleyken, bu süreci atlattığına emin olmadan yeni büyük bir sorumluluk almaktan kaçınmalısın. Örneğin, istifa vermek, evlenmek, maddi gücün üstünde alışveriş yapmak, büyük yatırımlar yapmak gibi rutinin dışında ekstrem kararlar almanı tavsiye etmiyoruz.
7. Yas tutan kişi bulunduğu depresif ruh halinden dolayı sadece günlük hayat sorumluluklarını yerine getirirken bile zorlanarak, sıkılıp bunalabilir. (Yemek hazırlamak, evi toplamak, temizlik yapmak vs.) O yüzden bu anlarda yakın çevresi tarafından sorumluluklarının hafifletilmesi, kişinin kendi mental dünyasına daha enerjik ve motive bir şekilde dönebilmesine yardımcı olacaktır.
8. Yas tutan bir yakınınla iletişim kurarken en çok dikkat etmen gereken hususlardan bir tanesi de, kaybıyla ilgili konuşurken kullanılan ifadeleri doğru seçebilmektir. Çünkü buradaki amacımız tetikleyici olmak değil, destek olabilmektir. Dolayısıyla, “Olan oldu”, “Ölenle ölünmez”, Boşver zaten geçti gitti” gibi süreci yok sayıcı ifadelerden kaçınmalısın. Bunun yerine, o kişiyle olan güzel zamanlara ya da hatırlanan pozitif detaylara odaklanarak ufak ufak bahsedilmesi daha telkin edici olacaktır.
9. Yakın çevresi tarafından destek olunmak istenildiği samimi bir şekilde aktarılmalıdır, çünkü söylemiş olmak için söylenen teklifler (“Bir şey olursa söylersin zaten, kesin haberleşelim” vb.) yerine karşı tarafa doğrudan sonuç odaklı teklifler yapılması daha faydalı olacaktır. (“Senin için ne yapabilirim ? Tam olarak ne ihtiyacın var şu anda? vb.) Eğer yakınınızın nasıl bir ihtiyacı olduğunu zaten biliyorsanız da direkt onunla alakalı yardım teklifi yapmanız onun için daha rahatlatıcı olacaktır.
10. Yakın çevresi olarak dikkat edilmesi gereken ifadelerle ilgili son olarak; “İyi misin”, “Neyin var”, “Fazla düşünüyosun”, gibi ifadelerin çok sık kullanılması Yas tutan kişi için yapıcı bir sonuca ulaşmayacağından düzenli olarak yaşadığı problemi bir çözüm bulmadan hatırlatarak, kişinin işini çok daha zorlaştıracaktır.
11. Herkesin yasa karşı verdiği tepkinin farklı olabileceğinin unutulmaması gerekiyor. Dolayısıyla bu süreçte, yasa karşı verilen tepkilerin diğer insanlarla kıyaslanması son derece yanlıştır. Bunun sürecin doğal bir parçası olarak karşılanması ve çıkan doğal tepkinin hissedildiği gibi yaşanması gerekmektedir.
12. Hem yas esnasında hem de yas sonrasında, kişi kendi duygularına aşırı dozda maruz kalacağından aklına gelen depresif düşüncelerin doğurabileceği tehlikeli fikirlerle (intihar, zarar verme vb.) baş etmekte zorlanabilir. Bu tarz bir durumla karşılaşıldığında bir ruh sağlığı profesyonelinden destek alınması gerekmektedir.
13. Alkol ve uyuşturucu madde kullanımı bu süreçle mücadeleden kaçınmak için çok konforlu gözükebilir. Ama yas süreci ancak ve ancak süreçle yüzleşmeye başlandıktan sonra gerçek anlamda etkisini kaybetmeye yavaş yavaş başlayacaktır. Dolayısıyla, bu tarz beyni uyuşturucu maddeler yerine yakın çevreni veya rahat hissedilen başka aktiviteleri koyabilmen önemlidir. Çünkü bu süreçle yüzleşebilmek için kesinlikle beyin hücrelerine (duyusal nöronlara) ihtiyacın var, asla onları uyuşturmaya değil.
Yas sürecinin ne olduğunu tanıyabilmen için hem evrelerini hem de bu süreçte hem maruz kalmaman hem de maruz bırakmaman gereken önemli noktalara değinmek istedik.
Son olarak da, her ne olursa olsun sen bir insansın ve içinde bulundumuz hayat ise çok kompleks bir yapı. Dolayısıyla doğru cevabı bilmen her zaman doğru cevabı işaretleyebileceğin anlamına gelmiyor.
Unutma! Yas unutmak değildir. Ama unutmak, hatırlamayı reddetmek ya da hatırlamaya değer bulmamaktır; hatırlamak ise güzellikleri olumsuzluklarla beraber kabul ederek devam edebilmektir. Gerçekten unutmak istemediğini hatırlarken acı çekmemeyi beynine öğretebilmen dileğiyle…