Psikoterapi mi İlaç mı?

Halk olarak pek çoğumuz psikolojik rahatsızlıkların, ruhsal hastalıkların tedavisinde ilaç kullanmanın geçici bir çözüm olduğunu, psikoterapi yardımı ile tedavi olmanın ise uzun süreli, hatta köklü bir çözüm olduğunu düşünürüz. Bu düşüncenin temelinde yatan en önemli faktör ise psikolojik rahatsızlıkların, soyut kavramlar olarak görülmesi ve hastalıkların da soyut hastalıklar olarak görülmesidir.

Ruhsal hastalıkların, soyut hastalıklar olarak görülmesi nedeni ile de tedavisinin somut ilaçlar yerine soyut bir tedavi yöntemi olan psikoterapi ile yapılmasının daha etkili olduğu inancı yerleşiktir. Tabi bu düşüncelerin yanı sıra ruhsal hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların kötü şöhretini de hesaba katmak gerekir. Çünkü toplumdaki genel kanı psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların bağımlılık yaptığı ve ciddi biçimde yan etkilerinin bulunduğudur.

İnsanda anatomisinde ruhi yapının, ruhi işleyişin, duygu ve düşüncelerin beyinde bulunan sinir hücrelerinin faaliyetleri ile ilgilidir. Yanıldığımız bir konu da zihin yani ruh ile bedenin birbirinden farklı yapılar olarak algılanması her iki olgunun birbirinden tamamen ayrı olduğu düşüncesidir. Bu düşünce psikolojik bozukluklar ve ruhi hastalıklar için de vardır. Psikolojik hastalıkların boşluktan geldiği düşüncesi ile hareket ederiz. Yani sonuçta hastalık psikolojikse, tedavisi de psikolojik olmalıdır düşüncesi hakim olmaktadır. Ama esas gerçek insan yapısında bulunan öfke, sevinç, duygu, düşünce, bellek, hafıza, yargılama vb. gibi ne kadar zihinsel etkinliklerin hepsi beynin ürünüdür.

İnsanların psikolojik hastalıklarda ilaç kullanmaktan kaçınma eğilimini bir nedeni de ruhsal durumu değiştirmek, rahatlamak, üzerindeki baskıdan belli bir süre ile kurtulmak amacıyla kullanılan alkol ve uyuşturucu vb. maddelerle ilgili bilinenlerdir. Bu maddeler kişiler üzerinde geçici bir iyilik hali oluşturur. Bu da kişinin kendisini iyi hissetmesini, hatta bazı durumlarda hastalığını yok saymasını, ortaya çıkan belirtileri fark edememesi ve önemsememesini sağlar. Tabi ilaç kullanmamanın bir diğer nedeni de alkol ve uyuşturucunun yanı sıra ilaçların bağımlılık yaratması, psikolojik hastalıkların tedavisinde ilaç kullanımına engel olabilmektedir. Modern tıbbın geldiği noktada ilaçların kullanım süreleri, yan etkilerinin azaltılması, bağımlılık durumlarının azaltılması veya ortadan kaldırılması ilaç kullanmayı kolaylaştırmıştır.

Ama şu konu asla unutulmamalıdır. Ruhi hastalıkların tedavisinde psikoterapinin etkisi tartışılamazdır. Çünkü ruhi hastalıkların tedavilerinin tamamında psikoterapötik uygulamalar ruhsal bozuklukların tedavisinde temel metotlardan birisidir. Psikoterapi ve ilaç tedavisi birbirlerinin yerine ikame edilebilecek tedavi metotları değildirler. Aksine psikoterapi ve ilaç tedavisi birbirini tamamlayıcı tedavi yöntemlerdir. Fakat unutulmamalıdır ki psikoterapi ile tedavi her zaman ilaç tedavisinin bir adım önünde yürümüştür. Çünkü netice itibarı ile vücuda alınan ilaçlar bir yerde beyindeki sinirleri etkileyerek hastalığı iyileştirmek veya beyin hücrelerinin işlevlerini yerine getirmesini engelleyerek tedavi etmektedirler. Bu nedenle psikolojik sorun yaşayan bireylerin tedavisinde psikoterapist ve hasta ilişkisi çok önemlidir. Bu nedenle birçok uzman psikolojik sorunlar yaşan ve ruhsal hastalık belirtisi gösteren kişilerin öncelikle konusunda deneyimli uzman bir psikolog ile terapi yapmasının ve psikologun yönlendirmesi ile tedavisine devam etmesinin uygun olduğu konusunda hem fikirdirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.