Kontrollü Kaygı ve Faydaları

Kaygı, insanın kendini, sevdiklerini ve sahip olduklarını korumak, hayatta kalmak adına olumsuzluklara karşı kalkan oluşturma duygusudur. Kaygı, bütün duyguların komutanıdır. Nasıl ki bir komutan savaş öncesi bütün planlamalarını, stratejilerini hep olumsuzluklar üzerine yapar ve emrindeki bütün askerleri buna göre hazırlar ve koordine ederse; kaygı da tıpkı bu komutan gibidir. Hayatta karşılaşabileceğimiz bütün olumsuzluklar için bütün duygularımız ve enerjimizi en olumsuza göre ayarlar ve bilinmezliklere karşı tedbir ve direnç oluştururuz. Zihnimizde, bünyemizde bulunan bütün duyguların uyumlu bir halde çalışabilmesi kaygının miktarına ve sınırına bağlıdır. Aşırı kaygı bütün duyguların işleyişini ve ayarını bozduğu gibi zihnin ve bedeninde direncini düşürüp bitkin hale getirir. Bedeninde, zihninde direnci, sınırları belirlenmiş, kontrollü kaygılanma duygusuna bağlıdır. 

Korku İle Kaygı Farkı

Kaygıyı genelde korku ile karıştırdığımız zamanlar olur. Korku ile kaygı arasında çok ince bir sınır vardır. Bunu ayırt edebilen bireyler kaygılarını daha kolay kontrol altına almayı başarırlar. Korkunun nedeni bellidir; nesnelliği vardır. Ama kaygı nesnel değildir. Basit ifadeyle söylersek kaygı bilinmez, soyut şeydir diyebiliriz. İnsanı her zaman nesnelliği olmayan şeyler korkutur. Bu, masallarda ve efsanelerde en çok korkulan şeyin nesnelliği olmayan şeyler yani bilinmeyen şeyler olması kaygının insanlık tarihinde de yerinin olduğu anlamına gelir. Masal, efsane ve menkıbeleri de aslında insanları gelecek adına kaygılandıran bilinmezliklere vurgu yapar. Kısaca kaygı kontrol altına alındığı zaman insan üretken, verimli ve çalışkan olur. Bilimin gelişmesi ve yeni keşiflerin yapılması da insanın yaradılışında bulunan bu kontrollü kaygı sayesindedir. Kaygı tedavi edilmesi gereken bir duygu değildir. Tüm insanları bütünüyle kaygı duygusundan uzaklaştırsak insanlık hiçbir zaman üretemez ve tarihin gerisine gider. İnsanlık ve teknoloji aslında bugün bu seviyelerde ise bunu tamamen kaygı duygusuna borçludur diyebiliriz. Kısaca anlatmak istediğimiz şey kaygı kötü bir duygu değildir. Kaygı insana ve topluma değer katar. Burada sorun kontrolden çıkmış, aşırıya kaçmış kaygı miktarıdır. Kaygı tırnak gibidir, sorun acıtmadan uzayan tırnağı sınırında kesebilmektir.

Başarı ve Başarısızlıklarımız Üzerinde Kontrollü Kaygının Önemi

Belli miktarda kontrol edilebilen kaygı bizi işi şansa bırakmamaya zorlar. Topluluk önünde bir konferans verecek olsak, kalabalık önünde başarısız olup mahcup olma duygusu bize yapacağımız konuşmaya hazırlık yapmaya, daha dikkatli olmaya, etraflıca düşünüp eksik bir şeyler bırakmamak adına çalışmaya yöneltecektir. Yapılan bu hazırlıklar ise bize başarıyı getirecektir. Ya da aracımız ile bir yolculuğa çıkacağımız zaman duyacağımız kontrollü kaygı bizi herhangi bir kazaya karşı tedbirli olmaya aracımızın bakımından tutun yolculuk süresince trafik kurallarına uymaya ve sonuç olarak kazadan korunmaya götürecektir. Kontrollü kaygı insanı kazaya olumsuz durumlara karşı tedbirli olmaya mecbur ederken kontrolsüz, ölçüsü kaçırılmış kaygının kendisi kaza olarak çıkar karşımıza. Kontrol edilebilen kaygı bizi güçlendirirken, kontrolü kaybettiğimizde ise bizi kendine esir eder.

Bizi Biz Eden Kaygılarımız

Kaygıları bir anlamda aldığımız vitaminlere de benzetebiliriz. Gerekli olan miktar bedenin sağlığı için ne kadar önemli ise de fazlası da bedenin sağlığını tehlikeye atar. Kaygı da böyledir. Bedenimizin ve ruhumuzun sağlığı için belli bir miktar kaygı duygusuna ihtiyacımız olduğu gibi fazladan kaygı da tıpkı alınan vitamin gibi bize zarar verir. Sağlığımızı ve zihinsel performansımızın yeterli olup olmamasının sonucu direk mutluluğumuzu ve huzurumuzu etkilediği için kaygılarımızı kontrol altına almamız çok önemlidir. Bunu ise ya kendimiz yapacağız ya da bazı durumlarda bir uzman yardımına başvurarak gerçekleştireceğiz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.