Kaygıyı Azaltmanın 5 Basit Yolu
Geçmişte yaşanılan hayal kırıklığı, hatalar ve pişmanlıkların bugüne taşıdığı yorgunluklar, geleceğe yönelik umutlarımızı ve hayallerimizi de olumsuz yönde etkilemektedir. Geçmişin şimdiki zamanımıza bıraktığı bu yükle ile gelecek planlarımız hep bir karamsarlık ve tedirginlik duyguları üzerine yoğunlaşır. Tüm bu psikolojik sorunlarımızın temelindeki sorunlar bir uzman yardımıyla rahatlıkla çözülebilecek iken genellikle dost ve akrabalardan aldığımız tavsiyeler ile yetinmeyi tercih ederiz.
Kaygılarımızdan tamamen kurtulmanın mümkün olduğunu söyleyemeyiz. Aslında kaygısız bir insan da hayal edemeyiz. Sağlıklı insan kaygısız insan demek değildir. Sağlıklı insan kaygılarını kontrol altına almayı becerebilen insandır. Peki kaygılarımızı nasıl kontrol altına alacağız? Bu yazıda, kaygıyı azaltmanın 5 basit yolunu bulabilirsiniz.
1) Kaygıyı tanımak
Kaygı aslında kötü bir duygu değildir. Kontrollü bir kaygı hayata daha sıkı tutunmamızı sağlar. Çalışma ve var olma azmimizi kamçılar. Kaygı tıpkı sevinç gibi, mutluluk gibi, iyimserlik gibi insanda var olan bir duygudur. Bize sorun teşkil eden ise kontrolümüzden çıkmış kaygılarımızdır. Kaygıları içimizden tamamen söküp atamayacağımıza göre başarılarımız itici bir gücü haline getirebiliriz. Kontrollü kaygı bize güç katar. Konsantrasyonumuz artmasını sağlar. Kısaca kötü bir duygu değildir aslında. Sadece kontrolümüzden çıkarsa sorun teşkil eder.
2) Geçmişin Yükünü Geleceğe Atmayalım
Gelecek ile ilgili kaygılarımız genelde geçmişte yaşadığımız kötü anılarımız ve başarısızlıklarımızın sonucudur. Aynı şeylerin gelecekte yaşanabilme ihtimali insanı kontrolden çıkmış kaygı duygusuna yöneltir. Geçmiş hatalarımızla yüzleşip geçmişin hesabını kapamadığımız sürece gelecekle ilgi kaygılarımızdan kurtulamayız. Geçmişi tüm eksikleriyle geride bırakıp bugünden enerji alarak geleceği inşa etmeliyiz. Kaygı sadece bize ait bir duygu değildir, aksine tüm insanların yaşadığı insani bir duygudur. Bunun bilincine varıp geçmişteki yükü geleceğimize taşımanın sağlıklı bir yöntem olmadığını anlamalıyız.
3) Canlılar İçinde Kaygılanabilen Tek Canlı İnsandır
Gelecek ile ilgili kaygıları olmasaydı insanlar hiç çalışmaz ve yorulmazdı. Bir anlamda insanlığın gelişimi kaygıya bağlıdır desek abartmış olmayız. Hayvanlar da bitkiler de geleceğe yönelik kaygı taşımazlar. Kaygılanmak gayet insani bir duygudur, öyle ki, insan olduğumuzun kanıtıdır. Bu haliyle kaygı, korkulacak değil kontrol altına alınması gereken bir duygudur.
4) Kaygılarımız Kültür İnşa Eder
Güvenliğimizden kaygılanırız, böylece çalışır ve güvenli bir ülke inşa ederiz. Topluluğumuzun veya milletimizin geleceğinden veya taşıdığımız kültürümüzün kaybolmasından kaygılanırız, tüm değerlerimizi geleceğe taşımak için yatırım yapar ve sağlam temellerle bir medeniyet inşa ederiz. Geçmişten günümüze kalan tüm kültürel ve maddi miraslar atalarımızın bugünler için taşıdığı kaygıların ürünüdür. Evet kaygılarımızı kontrol altına alırsak geleceğimiz bugünlerimizden daha iyi olacaktır. Kaygılardan korkmamalıyız.
5) Kaygının Rahatsızlığı mı? Yoksa Gamsızlığın Konforu mu?
Kaygılanan insan hayatı ciddiye alan duygusal insan demektir. Kendisi için, ailesi için, milleti için kaygılanabiliyor ise bu erdemli insan demektir. Kaygısı kontrolden çıkmış insanlar aslında bir tür idealist insandır diye bir tanımlama da yapabiliriz. Geleceğe yönelik yoğun endişe ve kaygı duyan insanlar aslında insan olmanın veya insani bir duygunun en şiddetli kanıtını yaşıyor demektir. Geçmişteki yorgunluğumuz bizi zaman zaman “sınır dışına” çıkarsa da genelde küçük bir yardımla kontrol altına alabileceğimizi unutmadan kaygılarımızdan korkmamalıyız, çünkü tüm duygularımla birlikte insanız. Hele de kaygılarımızla… Bazen sevinç, üzüntü, mutluluk, hüzün gibi duygularımız da kabarıp sınırı aşabiliyorsa bu lüksü kaygılarımıza neden tanımayalım? Bu haliyle, kaygılarımızdan kaygılanmak yerine onların üzerine giderek kendimizi daha iyi bir şekilde yeniden inşa edebiliriz.