İlginç Fobi ve Korkular
Dişçi Korkusu
Korkulan bir nesneye maruz bırakılmak kişide kaygı ve endişe düzeyini yükseltir, strese yol açar ve yaşamında birçok alana yansıyabilir. Dişçi korkusu olan kimseler ya sürekli dişleri ve dişçileri ile ilgili düşünürler veya bu tip konuları düşünmekten aşırı düzeyde kaçınırlar.
Yapılan araştırmalara göre, dişçi korkusu olan kimselerin %20’sinin aynı zamanda başka bir psikiyatrik rahatsızlığının olduğu saptanmıştır. Bu psikiyatrik rahatsızlıklar; yaygın kaygı bozukluğu, agorafobi (kapalı yer korkusu: kişinin endişe duyup kaçamayacağı bir yerde bulunması), depresyon ve emetofobi (kişinin istifra etmekten korkması)’dır.
Ayrıca, yapılan diğer araştırmalara göre bazı kişilerde dişçi fobisinin gelişmesinin sebebi deneyimsiz dişçilere gitmiş olmaları ve olumsuz deneyimler yaşamış olmalarıdır.
Geçmişinde diş dışında başka bir nedenden dolayı yoğun ağrı ve acı yaşamış kişilerde de bu korkunun ortaya çıkabildiği görülmektedir.
İğne (Aşı) Fobisi
İğne fobisi, toplumun %10’unu etkileyen, korku sebebiyle sağlık koşulların ihmaline sebebiyet veren tıbbi bir durum olarak açıklanır. Bazı kişilerde, iğne korkusu olan kişilerin vücutlarının ilk iğne olduklarında verdiği tepki ile bu korkunun gelişmiş olduğu görülmektedir.
Vücudun iğneye verdiği tepkilerden biri de vasovagal refleks tepkisidir. Kişi, iğne yapılırken aşırı korkudan dolayı vücudunda kan basıncı artarak ve bilinç kaybına neden olabilir. Bu tür bir deneyimi yaşayan kişi gelecek zamanlarda iğne olmayı tamamen reddedebilir.
İğne fobisi çocuklar arasında çok yaygın bir korku türüdür. Bu fobinin en büyük nedenlerinden biri de iğnenin can yakıcı olması ve ailelerin her türlü istenmeyen davranışta çocuğu iğne ile korkutmalarıdır. İğne korkusu olan arkadaşlarının korkularına tanık olmak da bu korkunun gelişmesine neden olabilmektedir. Bazı çocuklar bu fobilerini ileride yenerken bazıları yetişkin olduklarında dahi iğneden aşırı derecede kaçınırlar. Ayrıca bazı kişilerde acıya karşı aşırı hassasiyet durumu gözlenebilir. Ağrı/acı eşiği düşük olan kişilerde iğne fobisinin gelişme olasılığı daha yüksektir.
Yılan ve Sürüngen Korkusu
Sürüngenlerden korkma evrimsel bir fobi olarak görülmektedir. Atalarımız da tehlikeli ve zehirli hayvanları bir tehdit unsuru olarak görmüş, onlardan kaçmış ve yok etme eğilimi göstermişlerdir.
Diğer fobi türleri gibi sürüngenlerden korkmanın da geçmişte bu türlerle yaşanılan tatsız deneyimler olabildiğini görürüz. Örneğin, zamanında bir yılan tarafından ısırılmış ve ölümden dönmüş bir kişi bir daha hayatı boyunca bir sürüngenin resmini dahi görmeye tahammül edemeyebilir. Bunun yanı sıra, sürüngen fobisi diğer fobiler gibi öğrenilerek de oluşabilir. Ailesinde bu tür fobiye sahip bir kimsenin, sürüngenlerden kaçırılarak ve korkutularak büyütülme olasılığı yüksek olduğundan çocuk korkmayı öğrenir ve büyük olasılıkla bu korku ileriki yaşlara da sirayet eder.
Kedi ve Köpek Korkusu
Kedi ve köpek korkusu çocuklar arasında çok yaygın bir korku türüdür. Çocuklar kedi ve köpeklere ilk önce sevgi ile yaklaşırlar fakat bu hayvanlar doğaları gereği bir yabancı ile karşılaşmanın sonucunda çocuğu korkutacak ve ona olumsuz gelebilecek davranışlar sergileyebilirler. İlk yakınlaşmasında böyle bir durum deneyimleyen çocuk bir sonraki adımında daha tedbirli davranabilir veya kedi ve köpeklerden tamamen kaçma eğilimine girebilir.
Çocukluk döneminde yaşanmış çeşitli travmatik olayların, kedi ve köpekle ilgileri olmadıkları halde bu tür fobilerin gelişmesinde neden olduğunu görebilmekteyiz. Kaygı birikimi kişide kedi ya da köpekten korkmaya kayabilmektedir. Kedi ve köpekler çok karşılaştığımız hayvanlar olduğundan, sürekli bu hayvanların varlığını gözleme ve devamlı tetikte olma hali bu korku türünün pekişmesine neden olur.
Kan Korkusu
Kan korkusu, kişinin kan gördüğü anda bayılması, ameliyatlardan tiksinmesi, iğnelerden hoşlanmaması olarak tanımlanır. Kişi aynı zamanda kanı çağrıştıracak etmenlerden de kaçınır hatta bir bıçak, bir iğne gördüğü zaman bile bayılabilir ya da bayılacakmış gibi olur.
Kan korkusu geçmişte yaşanan travmalardan da doğabilir. Kişinin küçük yaşlarda kazalara, kayıplara maruz kalması, çok fazla kan görmesi, eline yüzüne kan bulaşması gibi etmenler de bu korkuya sebebiyet verebilmektedir.
Korkuların Tedavisi
Her ne kadar pek çok korku türü varsa da bunların tedavisindeki yaklaşım birbirine benzer. Gerekli görüldüğünde ilaç tedavisi devreye sokulur. Psikoterapide temel hedef kişinin korktuğu şeyle ilgili artık istese bile korku duyamamasını sağlamaktır. Korkusu olan kişilerle psikoterapide çalışırken, korktukları şeyle ilgili geçmişlerinde olumsuz bir deneyime maruz kaldıklarını görebilmekteyiz. Ancak her zaman bu durum geçerli değildir. Çoğu zaman geçmişte, özellikle çocukluk döneminde, yaşanmış olan her hangi bir travma ileride bir fobi oluşumuyla sonuçlanabilir. Bu durumda, travmatik yaşantının duygusal etkisi ileride belirli bir durumda (asansördeyken, köprüde geçerken, vapurda yolculuk ederken, kapalı bir yerdeyken gibi) aniden ortaya çıkar ve kişi bu durumdan korkmaya başlar. Kişi bu durum esnasında yoğun bir korku yaşadığı için o durumdan korktuğuna inanır ve böylece korku kalıcı bir nitelik sergiler.
Psikoterapide korkularla çalışırken, korkunun kaynağı olan travmalar tespit edilir ve bunlar üstünde çalışılarak korkunun ortadan kalkması sağlanır. Bir insanın geçmişinde hiçbir travmatik neden yoksa, normalde insanların genelinin korkmadığı bir şeye ya da duruma karşı asla korku geliştiremez. Gerçek dışı bir korku varsa bunun mutlaka travmatik bir nedeni vardır. Bu neden pek çok şey olabilir. Psikoterapi sürecinde bu neden ya da nedenleri tespit edip, travmatik etkiyi ortadan kaldırdığımızda korkuların kaybolduğuna şahit oluruz.