Erteleme Hastalığı Nedir ?
Başlamak İstemek, Başlamaya Çalışmak ve Başlayamamak Döngüsünden Çıkamayanlar İçin!
Erteleme Hastalığı
“Başlamak başarmanın yarısıdır.” der eski bir söz. Peki gerçekten öyle midir? Bu yazımızda, çağımızın en yaygın problemlerinden biri haline gelen erteleme hastalığını ele alacağız.
Erteleme hastalığı, daha popüler bir ifadeyle, “Bir şeyler yapmak istiyorum ama yapamıyorum” sendromu. Eğer siz de “Bir şeyler yapmak istiyorum, yapmam gerektiğini biliyorum ama bir türlü başlayamıyorum.” diyorsanız, bu yazı tam size göre.
Hayal kurmak, hedef koymak, yeni bir hobi edinmek ya da dil öğrenmeye başlamak istemek… Günümüzde en yaygın ve bir o kadar da hayal kırıklığı yaratan aktivitelerden sadece birkaçı.
Son dönemlerde bu durumu körükleyen en yaygın ve zararlı eğilim ise sosyal medyada gördüğümüz, motivasyon dolu müzikler eşliğinde gerçek dışı harekete geçme içerikleri. Bu akım, kurbanlarını önce bulundukları konumdan ötürü kötü hissettiriyor, ardından gerçeklikten uzak çözümler sunarak daha da çaresiz hale getiriyor.
Bu durum da, harekete geçmek isteyen ancak nasıl başlayacağını bilemeyen ve çözüm bulamayan insanlarla sonuçlanıyor.
Peki gerçekten de harekete geçmek için tek eksik motivasyon mudur? Gelin birlikte bakalım.
Erteleme Hastalığı Nedir?
Erteleme hastalığı ya da tıp dünyasındaki ismiyle prokrastinasyon, yapılması gereken bir işi tamamlamaktan kaçınma durumudur. Kişi, bu durumun olumsuz sonuçlarını bilmesine rağmen, işi bilinçli olarak erteler ya da alışkanlık haline getirir.
Erteleme, tek başına bir hastalık ya da problematik bir durum sayılmaz. Ancak bu davranış alışkanlık haline gelirse ya da belirli psikolojik veya fizyolojik belirtiler gösterirse hastalık boyutuna ulaşabilir.
Peki, siz bu hastalığa sahip olup olmadığınızı nasıl anlarsınız? Erteleme hastalığının belirtileri nelerdir?
Erteleme Hastalığı’nın Belirtileri
Prokrastinasyon (Erteleme Hastalığı) ile mücadele eden bir kişi:
- Görev zamanı yaklaştıkça artan kaygı ve stres hisseder.
- Sürekli tamamlanmamış görevlerin varlığı nedeniyle öfke düzeyinde artış yaşar.
- Düzensiz depresif belirtiler gösterir.
- Suçluluk ve beraberinde yetersizlik duygusu hisseder.
- Biriken görevlerin sonucu olarak umutsuzluk ve özgüven problemleri yaşar.
Ertelemeyi alışkanlık haline getirip, buna rağmen bu durumu görmezden gelen kişilerde Kronik Erteleme oluşur. Erteleme hastalığından daha tehlikeli olan, bu hastalıkla mücadeleyi de ertelemektir.
Kişilik özellikleri dikkate alındığında, herkesin erteleme yatkınlığı farklıdır. Peki, kimler ertelemeye daha yatkındır?
Kimler Ertelemeye Daha Yatkındır?
Spontane hareket eden, yetersizlik duygusu gelişmiş, görevleri için donanımsız, aşırı mükemmeliyetçi ve zaman yönetimi konusunda başarısız olan kişiler erteleme eğilimindedir.
Peki bu özellikler erteleme hastalığı için yeterli midir? Nedir bu hastalığın altında yatan sebepler?
Erteleme Hastalığı’nın Sebepleri
- Motivasyon Eksikliği: Görev için yeterli içsel ve dışsal motivasyon kaynaklarının olmamasıdır. Kişi, başkalarının beklentilerini karşılamak için harekete geçmek istemediğinde içsel motivasyon yetersiz kalabilir.
- Mükemmeliyetçilik: Kişinin görevini kusursuz yapmak istemesi, “En iyisini yapamayacaksam, beklemeliyim” fikrine yol açar.
- Baskıcı Çocukluk Dönemi: Baskıcı ebeveynler tarafından yetiştirilen bireyler, otoritenin etkisiyle içsel motivasyonlarını geliştirmekte zorlanabilirler.
- Başarısız Zaman Yönetimi: Görevleri düzgün organize edememe ve zaman yaratamama durumu ertelemeyi tetikleyen en büyük sebeplerden biridir.
- Başarısızlık Kaygısı: Kişi, başarısız olma korkusuyla, baştan kaybettiğini düşünerek görevi erteler.
- Bilgi Eksikliği: Görevle ilgili yeterli bilgiye sahip olmamak, işi ertelemeye neden olabilir.
- Kişiye Uygun Olmayan Görevler: Görevin, kişinin ilgisine veya karakterine uymaması erteleme eğilimine yol açabilir.
Artık bu problemin sebeplerini ve belirtilerini biliyoruz. Peki, erteleme hastalığından nasıl kurtulabiliriz?
Erteleme Hastalığı ile Nasıl Başa Çıkılır?
- Sebebini Anlayın: “Neden başlamıyorum?” sorusunu sorarak başlamanızı engelleyen şeyin ne olduğunu saptayın.
- Dikkat Dağıtıcıları Ortadan Kaldırın: Odaklanmayı zorlaştıran faktörleri mümkün olduğunca ortadan kaldırarak işe odaklanın.
- Kendinizi Gözlemleyin: İşe başlamadan önce kaygı ve stres hissediyorsanız, bu hislerin geçmesini bekleyin ve kendinizi gözlemleyin.
- Plan Yapın: Görevlerinizi aciliyet ve önem sırasına göre planlayın. Tamamladığınız her görev sizi bir sonraki görev için motive edecektir.
- İstikrarı Sürdürün: Bir anda yoğun bir tempoyla çalışmaya başlamayın. Uzun süren hafif bir çalışma daha faydalı olacaktır.
- Küçük Adımlarla İlerleyin: Tamamladığınız görevleri somut olarak görmek motivasyonunuzu artırır. Geçmiş deneyimler yeni deneyimlerinizi kolaylaştırabilir.
- Rahatlamak Önceliğiniz Olsun: Kaygı ve stres yoğunlaştığında, öncelikle rahatlamak için kendinize zaman tanıyın.
İstek, harekete geçtikten sonra gelir. Harekete geçmeden isteğin gelmesini beklemek, bir karadeliğin içine çekilmeye benzer. Erteleme döngüsüne takılmadan, zamanın geçtiğini unutmadan harekete geçmelisiniz. Benjamin Franklin’in dediği gibi, “Sen erteleyebilirsin ama zaman ertelemez.”