Depresyon Belirtileri
Depresyonun en temel belirtisi, hayattan eskisi kadar zevk almamaktır. Kişi eskiden hoşlandığı şeylerden artık hoşlanmaz olur. Sağlıklı bir insana doğan güneş, yağan yağmur, güzel bir film, komik bir fıkra mutluluk duygusu verir. Ama depresyondaki kişi bu mutluluk duygusunu, yaşama sevincini pek hissedemez. Hayat ona boş ve anlamsız gelir.
Sonra zevkli uğraşlara da heves edilmez olur. Başka zaman beraber gülünüp kahkaha atılan arkadaşlar, telefon edip çağırdıklarında bir yalan uydurulup evde oturulur. Her hafta heyecanla seyredilen futbol maçlarının sonuçları bile merak edilmez. Ayna karşısında bir saat geçirmeden evden çıkmayan, ayakkabıları ve giysileri dolaplara sığmayan kadınlar aynanın yüzünü, çarşının yolunu unuturlar. “Kırk sene yaşlanmış gibiyim. Otuz yaşındayım, ama kendimi yetmiş yaşında gibi hissediyorum” derler.
Çocuklara bakmak da giderek zorlaşır. Çocuk bakmak, bilindiği gibi büyük çaba gerektiren, tatili de olmayan müşkül bir iştir. Depresyon geçiren bir kişi, çocuklarının yemek, içmek, yıkanmak, giyinmek gibi fiziki ihtiyaçlarını bile tam olarak yerine getiremez olur.
Ağır depresyonda isteksizlik o kadar şiddetli hale gelir ki, hasta yataktan dahi çıkmak istemez. Erkenden uyansa da saatlerce yatakta uyanık vaziyette yatar ve bütün gün öylece yatmak ister. Televizyon seyretmez, kitap okumaz, konuşmaz, önüne konmazsa yemek bile yemez, kolunu kaldırıp yanı başındaki sürahiden bir bardak su içmez. Daha da ağır depresyonlarda tuvalete bile gitmez.
Sebepsiz sıkıntı, bunaltı, huzursuzluk, heyecan, gerginlik, sinirlilik
Sebepsiz sıkıntı, bunaltı, huzursuzluk, heyecan, gerginlik ve sinirlilik de depresyonda sık rastlanan belirtilerdendir. Hastalar bu gibi durumları “Bunalıyorum, içim daralıyor, ruhum daralıyor, darlık geliyor geliyor” diyerek ifade edebilirler. Genellikle bu şikâyetlerinin sebepsiz, durduk yerde geldiğini söylerler. “Göğsümün üstünde taş gibi bir ağırlık var” diyenlere de rastlarız.
Bazı depresyon hastalarında da sebepsiz bir heyecan görülür. “İmtihana girecek bir öğrenci gibi heyecanlıyım” veya “İçimde sanki kötü bir haber alacakmış gibi bir his var” derler. Telefon çalsa irkilirler, gece vakti kapı çalsa kalpleri gümbür gümbür atmaya başlar. “Midemde bir şey çırpıyor” diyenler olur.
Gerginlik
Bazen herkese huzursuzluk ve sıkıntı gelebilir. Ama depresyon hastalarında bu şikâyetler şiddetli ve uzun süreli olarak ortaya çıkar. Çoğu hasta sabah yataktan sıkıntıyla uyanır. Depresyon hastalarının bu sabah sıkıntıları bezdiricidir. Hastalar, gün içinde belirli zamanlarda, bilhassa ikindi saatlerinden akşama doğru rahatlarlar.
Depresyon geçirenlerin çok büyük bölümü kendilerini gergin hissederler. Ufak bir üzüntü karşısında gerildikleri gibi, üzücü bir olay olmasa bile gergindirler. Uykuda dahi gergin olduklarını, sabah her tarafları sızlayarak ve kaskatı vaziyette uyandıklarında fark ederler.
Huzursuzluk, sıkıntı, gerginlik ve heyecan gibi duygusal belirtilerin bedensel sonuçları da vardır. Kalp çarpıntısı, nefes darlığı, yutkunma güçlüğü, tansiyon değişiklikleri ve vücutta ısınma-yanma-karıncalanmalar depresyonda sıkça karşılaştığımız yakınmalardır.
Sıkıntı hissinin şiddetli olduğu depresyon hastalarında, intihar riski de yüksektir. Bazen hastanın hissettiği sıkıntı öylesine dayanılmaz hale gelir ki, bu vakalarda depresyonu düzeltmeyen, ama sıkıntıyı gideren bazı ilaçların kullanılması gerekir. Tam aksine, depresyonu düzelten bazı ilaçlar, tedavinin ilk günlerinde sıkıntı hissini arttırıp hastanın kendisini daha kötü hissetmesine yol açabilir. Başlangıçta sıkıntıyı arttıran bu ilaçlar, aslında
kalıcı yan etkileri olmayan, uyku ve sersemlik yapmadıkları için de bilhassa tercih ettiğimiz ilaçlardır. Hastalar “Depresyon ilacı aldım, daha kötü oldum” dememeli, doktorlarına telefon edip veya bizzat gidip durumlarını anlatmalıdırlar.
Endişe, korku
Depresyondaki kişi endişelidir ve çok kolay kaygılanır. Yakınlarının başına kötü bir şey geleceğinden korkar, depremden korkar, yola giden eşinin kaza geçireceğinden korkar, çocuklarının merdivenden düşeceğinden korkar, depremden korkar, hastalıktan korkar, ölümden korkar, cehennemden korkar, vb. Aklı hep kötü ihtimallerle doludur. Felaket senaryoları yazar durur.
Uykusuzluk
Depresyon hastalarının %90’ının uykusu azalır. Uyku azalması üç şekilde olabilir:
- Yatağa girdikten sonra bir süre uykuya dalmada güçlük. Kimi hastalar yarım saat ila bir saat kadar daima güçlüğü yaşar, kimileri ise sabaha kadar gözünü bile kırpmaz.
- Uykuya daldıktan sonra uyanma. Kimi depresyon hastaları her gece defalarca uyanır, kimileri ise gece yarısı bir kere uyanır ama bir daha sabaha kadar dalamaz.
- Sabah erken uyanma. Bazı depresyon hastaları gece geç bile yatsalar sabah erken uyanırlar.
Hastaların %10’unda ise uyku artışı olur. Ancak bu dinlendirmeyen bir uykudur. Zaten hemen hemen bütün depresyon hastaları yorgun uyanmaktan yakınırlar.
İştahsızlık
Depresyon hastalarının %90’ının iştahı azalır. Hastalarda genellikle kilo kaybı da görülür. Kişi diğer şeylerden aldığı zevki yitirdiği gibi, yiyip içmekten aldığı zevki de kaybeder. “Bitkin düşmemek, hatta ölmemek için kendimi zorlayarak yiyorum” der. Hastaların %10’unda ise iştah ve kilo artar. Ancak bu keyifli bir iştahlılık değildir. “Zevk almadan, şuursuzca yiyorum; farkına varmadan yemeğe saldırıyorum” veya “Her şeye ilgimi kaybettim, sadece yemekten zevk alır oldum, ben de kendimi yemeğe verdim” derler.
Yorgunluk
Çoğu bedensel hastalık gibi pek çok ruhsal hastalık da yorgunluğa yol açar. Ancak depresyon, yorgunluğun en yaygın sebeplerinden biridir. Bedensel hastalıklara bağlı yorgunluklarda kişi iş yapmak ister, ama yorgunluğu buna engel olur. Depresyonda ise kişi hem isteksiz hem yorgundur.
Çabuk yorulma, otuz kırk adım attıktan veya bir kat merdiven çıktıktan sonra derman kesilmesi daha çok bedensel hastalıklarda (kalp veya akciğer hastalıkları gibi) görülür. Depresyonda, hasta hiçbir şey yapmasa da yorgundur. Hatta sabah bile yataktan yorgun kalkar.
Unutkanlık, konsantre olamama, dikkat kusuru, kararsızlık
Unutkanlığın guatrdan, B12 vitamini eksikliğine kadar pek çok sebebi olabilir. Altmış yaşından büyüklerde en sık rastlanan sebebi bunamadır (bilhassa Alzheimer hastalığı). Altmış yaşın altında ise ilk sırayı depresyon alır.
“Hiçbir şey düşünemiyorum, söylenenleri anlamıyorum, etrafımda konuşulanların farkında değilim” gibi şikâyetlerin altında genellikle depresyon yatar. Hasta kararsızlıktan yakınır. Basit konularda bile karar vermekte zorlanır.
Unutkanlık bazen o kadar şiddetli olur ki, kişinin depresyon mu geçiriyor bunamış mı anlamakta zorluk çekeriz. Unutkanlık her zaman bu kadar ağır olmasa da, dikkati sürdürememe, konsantre olamama gibi belirtiler de eklendiğinde iş performansını, okul başarısını epeyce etkiler. Okuyamama, okuduğuna yoğunlaşamama ve okuduğundan bir şey anlamama şikayetleriyle karşılaşırız.
Depresyon genellikle tam olarak düzelen bir hastalık olduğu halde unutkanlık geç düzelir. Hatta dikkat ve hafıza kusuru bir iki yıl kadar da sürebilir. Depresyon geçiren bazı kişilerde ise unutkanlık hiçbir zaman tam olarak düzelmez.
Cinsel isteksizlik
Cinsel isteksizliğin kadında da erkekte de en sık görülen sebeplerinden biri depresyondur. Kişi cinsel ilişkiye pek arzu duymaz. Cinsel ilişkiye girse bile fazla zevk almaz. Depresyon ayrıca erkekte sertleşme sorununa, aşın erken veya geç boşalmaya, kadında ise orgazm olamamaya yol açabilir.
Değersizlik duyguları, kendine güvensizlik
Acı bir olayla karşılaşan her insan üzülür. Depresyonun üzüntüden önemli bir farkı, depresyon geçirmekte olan kişide beliren değersizlik duygularıdır. Depresyonda kişi kendisini yetersiz, başarısız, çirkin, aptal biri gibi görür. Hatta bunlara sıklıkla suçluluk ve günahkârlık duyguları da eklenir. Geçmişte yaptığı bir sürü iyi şey silinirken, küçük hatalar kişinin gözünde büyür. Hasta “Kendime güvenimi kaybettim, halbuki eskiden taşı sıksam suyunu çıkarırdım” der.
“Ben bu dünyada fazlalılığım, ben olmasam her şey daha iyi olacak, ben yok olsam herkes kurtulacak” gibi düşüncelere çok rastlarız. Bazıları geçirmekte olduğu depresyonu, Allah’ın verdiği bir ceza olarak görür. Bazıları ise gelecekte cezalandırılacağına inanır.
Yani depresyon bir bakıma ‘kendinden nefret’ hastalığıdır. Kendinden nefret had safhaya vardığında, kişi canına bile kıyabilir.
Ölüm ve intihar düşünceleri
Depresyon geçiren kişi intiharı düşünmese bile aklına sık sık ölüm gelir. Bazıları intiharı düşünmezler, ama “Keşke ölmüş olsaydım” derler. “Dini inançlarım olmasaydı veya ailemi üzmeyeceğini bilsem şimdiye kadar bin kere intihar etmiştim” diyen hastalarla da devamlı karşılaşırız. Ancak depresyon ağırsa dini inançlar bile intiharı önleyemeyebilir.
Hasta yakınlarının yaptığı en büyük hatalardan biri, “Güçlü ol, depresyonu yen, kendi kendinin doktoru ol, gez toz gül eğlen” gibi halden anlamaz yaklaşımlardır. Depresyon hastası gezmekten, eğlenmekten, kısacası hayattan zevk almaz. Hiçbir şeyden zevk alamadığını gördükçe de hayattan iyice soğur. “Kendin yen, güçlü ol” gibi öğütler ise, zaten değersizlik duyguları taşıyan hastanın kendisini iyice yetersiz hissetmesine yol açar. Çevrenizde biri depresyondaysa, yanlış nasihatlerin ölüm getirebileceğini unutmamalısınız.
Depresyon geçiren her yedi kişiden biri maalesef kendi hayatına kendi elleriyle son verir. İntihar, 25 yaşın altındaki kişiler arasında yaşanan ölümlerin ikinci veya üçüncü sırada gelen sebebidir. 40 yaşın altındaysa ikinci veya üçüncü sırada yer alır. Yaşlandıkça intihara bağlı ölümler artar, ama kalp-damar hastalıklarına ve kanserlere bağlı ölümler de arttığı için intihar, ölüm sebepleri sıralamasında geriler.
Kişinin zihninde belli bir intihar yöntemi dolaşıyorsa (kendini asmak, silahla vurmak, yüksekten atlamak, ilaç içmek gibi) tehlike iyice artmış demektir. İntihar etmek istediğinden
bahseden bir depresyon hastası çok ciddiye alınmalıdır. İntihar fikirleri yoğunsa hastayı, hastanede yatırarak tedavi etmek şarttır. Böyle durumlarda birkaç hafta psikiyatri servisinde yatmak hastanın hayatını kurtarır.